Yağmuruñ dokunuşunu duyduğuñ gibi,
Toprağıñ kokusunu aldığıñ gibi,
Göñlüñde bir sağanak olduğunu bileceksin.
İşte! O zaman sen de séveceksin!
Fırtınanıñ yalñızca deñizde kopmayacağını öğreneceksin.
Kavrulacak göñlüñ, sıcaklık yalñızca güneşte olmaz diyeceksin.
Eliñ ulaşmayacak, dağlar bile kavuşur bileceksin.
İşte! O zaman sen de özleyeceksin!
Kuşlar gibi uçup varmak isteyeceksin.
Belki onlarla göç étmeyi bile dileyeceksin.
Kuşlar démese de, arkadaşlarıñ sana deli diyecek.
İşte! O zaman sen de yanacaksın!
Sévginiñ éşsiz olduğunu haykıracaksın.
Séven séver de, sévilen ne éder diye sorgulayacaksın.
Umutlarıñ seni küle çévirecek.
İşte! O zaman sen de dile geleceksin!
Güneşin doğuşunu izleyip mutlu olacaksın.
Bulutları pamuğa beñzeteceksin.
Güzellikleri anımsayacaksın, özellikle de gülümsemesini.
İşte! O zaman sen de güleceksin.
Bir derviş dérsin belki kendine.
Bir sévgi yolcusu diye de niteledirebilirsin.
Sen de séveceksin bir gün, diye yola düşeceksin.
İşte! O zaman sen séveceksin!
8.9.13 - İstanbul
Koşuklar
8 Eylül 2013 Pazar
1 Mayıs 2013 Çarşamba
Iğdırı Özledim
Deñizi özledim.
Deñizi olmayan bir şehirde doğduğum için,
Deñizi çok sévdim.
Göğü sévdim.
Gökyüzünden başka sonsuz varlığı olmayan bir şehirde doğduğum için,
Göğü özledim.
Işığı özledim.
Gün batımında aydınlık yéri olmayan yoksul bir şehirde yaşadığım için,
Işığı sévdim.
Ağacı sévdim.
Gölgesinde oturulan, gövdesinde sévi koşukları yazan ağaçlarla kaplı olduğu için,
Şehrimi özledim.
Iğdırı özledim.
Deñizi olmayan bir şehirde doğduğum için,
Deñizi çok sévdim.
Göğü sévdim.
Gökyüzünden başka sonsuz varlığı olmayan bir şehirde doğduğum için,
Göğü özledim.
Işığı özledim.
Gün batımında aydınlık yéri olmayan yoksul bir şehirde yaşadığım için,
Işığı sévdim.
Ağacı sévdim.
Gölgesinde oturulan, gövdesinde sévi koşukları yazan ağaçlarla kaplı olduğu için,
Şehrimi özledim.
Iğdırı özledim.
3 Ocak 2012 Salı
Yârına Kalma
Yazdıklarımız olacak bizi yaşatan.
Yokluğumuzda bizi anımsatan.
Böylece elde étmiş olacağız onu,
İçimizde hep saklı olan,
Yârına kalma duygusunu.
Yokluğumuzda bizi anımsatan.
Böylece elde étmiş olacağız onu,
İçimizde hep saklı olan,
Yârına kalma duygusunu.
30 Kasım 2011 Çarşamba
Géç Gördüm Seni
Pişman olduğumu biliyor musun?
Seni görmek için geç kaldığıma yanıyorum.
Géç kaldığım için seni göremediğime.
Tañrıya yakardığımı biliyor musun?
Beni sévgi ile tanıştırdığı için,
Beni seniñle tanıştırdığı için.
Özlendiğini biliyor musun?
Ben hep seni düşünüyorum.
Yanımda hep seni düşlüyorum.
Beklendiğini biliyor musun?
Ben hep yollarını gözlüyorum.
Yollarda hep seni görüyorum.
Seni görmek için geç kaldığıma yanıyorum.
Géç kaldığım için seni göremediğime.
Tañrıya yakardığımı biliyor musun?
Beni sévgi ile tanıştırdığı için,
Beni seniñle tanıştırdığı için.
Özlendiğini biliyor musun?
Ben hep seni düşünüyorum.
Yanımda hep seni düşlüyorum.
Beklendiğini biliyor musun?
Ben hep yollarını gözlüyorum.
Yollarda hep seni görüyorum.
18 Eylül 2011 Pazar
Koca Burunlu Kız
Heeey! Sana diyorum.
Sarımtırak, beline dek uzanan
Sarı saçları olan,
Ellerini dizine koyan,
Yére déğil bana bak.
Ne ilginçsiñ böyle!
Uzun boyuñ var.
Hah! İşte yakaladım gözlerini.
Hep yére bakacak déğildiñ ya.
Çam yéşili gözleriñ ne de güzelmiş.
Koca burnuñ şimdi daha da belli.
Dédim ya, ilginçsiñ.
Yay gibi kaşlarıñ var.
Boyayla gizlemeye çalıştığıñ lekeleriñ de.
Saçlarıñ dümdüz beline aksa da,
İncecik kollarıñ yakışık almıyor.
Hey, hey! İniyor musuñ?
Daha sana bakmaya doymadım bile.
Tañrım ne de dengesiz yaratmış seni böyle.
Gülüşünü de görmek isterdim.
Parlatıcı sürdüğüñ o köfte dudaklarıñ,
Üzüntüden solmuş yanaklarında çiçek açardı.
Şimdi ayaktasıñ.
Daha açık görüyorum,
Pek de arıksıñ.
Saçlarını düzeltmeseydiñ bilmezdim;
Kola kutusu büyüklüğündeki kulaklarını.
İlginçsiñ, çok ilginç!
Hem güzelsiñ, hem çirkin.
Bilmiyorum, hoşuma gittin.
Bir daha görüşür müyüz dérsiñ?
Olursa, bırakmam seni.
Git bakalım,
Dalgalanan saçlarını da izleyeyim bari...
(Metroda karşımda oturan kızı görünce usumdan geçti bunlar. Bakü - 15.09.2011)
Sarımtırak, beline dek uzanan
Sarı saçları olan,
Ellerini dizine koyan,
Yére déğil bana bak.
Ne ilginçsiñ böyle!
Uzun boyuñ var.
Hah! İşte yakaladım gözlerini.
Hep yére bakacak déğildiñ ya.
Çam yéşili gözleriñ ne de güzelmiş.
Koca burnuñ şimdi daha da belli.
Dédim ya, ilginçsiñ.
Yay gibi kaşlarıñ var.
Boyayla gizlemeye çalıştığıñ lekeleriñ de.
Saçlarıñ dümdüz beline aksa da,
İncecik kollarıñ yakışık almıyor.
Hey, hey! İniyor musuñ?
Daha sana bakmaya doymadım bile.
Tañrım ne de dengesiz yaratmış seni böyle.
Gülüşünü de görmek isterdim.
Parlatıcı sürdüğüñ o köfte dudaklarıñ,
Üzüntüden solmuş yanaklarında çiçek açardı.
Şimdi ayaktasıñ.
Daha açık görüyorum,
Pek de arıksıñ.
Saçlarını düzeltmeseydiñ bilmezdim;
Kola kutusu büyüklüğündeki kulaklarını.
İlginçsiñ, çok ilginç!
Hem güzelsiñ, hem çirkin.
Bilmiyorum, hoşuma gittin.
Bir daha görüşür müyüz dérsiñ?
Olursa, bırakmam seni.
Git bakalım,
Dalgalanan saçlarını da izleyeyim bari...
(Metroda karşımda oturan kızı görünce usumdan geçti bunlar. Bakü - 15.09.2011)
6 Haziran 2011 Pazartesi
Yapraklı Söz
Mümkündür, dayanırsın acıya.
Hem yokluğuma, hem umutsuzluğa.
Kimseden bekleme seni anlamasını,
Duyacaksın yüreğinde bunun ağrısını.
Söylüyorum, bensiz de yaşar canın.
Nefes almak zorlaşır, ağır akar kanın.
Ne güzel kokarım, ne de güzeldir tadım.
Güzel olan sendin, o yüzden beni böyle tanımladın.
Hem yokluğuma, hem umutsuzluğa.
Kimseden bekleme seni anlamasını,
Duyacaksın yüreğinde bunun ağrısını.
Söylüyorum, bensiz de yaşar canın.
Nefes almak zorlaşır, ağır akar kanın.
Ne güzel kokarım, ne de güzeldir tadım.
Güzel olan sendin, o yüzden beni böyle tanımladın.
27 Nisan 2011 Çarşamba
Elma
Ben de bilirim, sévgiliye çiçek almasını!
Uzatan sévgilimse, soñuñda kıyım olsa bile,
Yérim cennetiñ elmasını!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)